İşitme kaybı çocukların tüm gelişimini olumsuz yönde etkiliyor

İşitme kayıplarının yüzde 50’den fazlası genetik

Çocuklardaki işitme kaybı sadece konuşma gelişiminde değil, bilişsel, motor, psikososyal gelişim alanlarında da olumsuzluklara yol açıyor.

Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Gündüz’e göre; Türkiye’de risksiz doğan her 1000 çocuktan 2’si ya da 3’ü işitme kayıplı olarak dünyaya geliyor.

Prof. Dr. Bülent Gündüz

İşitme kayıpların yüzde 50’den fazlası genetik faktörlere bağlıdır. Türkiye’de akraba evliliklerinin yoğun olarak görülmesinden dolayı genetik kayıplar da sık ortaya çıkıyor. Genetik olmayan kaybın en yaygın nedenleri ise;

  • Kızamıkçık veya herpes simpleks virüsü gibi enfeksiyonlar
  • Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı
  • Hamileyken ilaç ve alkol kullanımı
  • Sarılık ve Rh faktörü problemleri
  • Gebelikte diyabet, yüksek tansiyon ve anoksi

Doğumdan sonraki ilk 3 ay içinde tanı ve erken müdahale gerekiyor

İşitme kaybı vakalarında; özellikle yenidoğan taramasından geçememiş ve ayırıcı tanı testleri ile takibe alınan vakalar çoğunlukta. Pediatrik grupta özellikle dil gelişimi açısından ‘hassas ya da kritik dönem’ olarak nitelendirilen yaşamın ilk birkaç yılında işitsel uyarıdan yoksun kalan konjenital (doğuştan) kaybı olan çocuklarda konuşma ve dil gelişimi etkileniyor. Böyle durumlarda işitme kaybının doğumdan sonraki ilk 3 ay içerisinde tanılanması; odyolojik erken müdahalenin yapılması gerekiyor. Ayrıca çocukluk döneminde antibiyotik kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan bu sorun, sık karşılaşılan başka çocuk grubunu oluşturuyor. Yetişkin grupta ise yaşlanmaya bağlı kayıplar ve ani kayıplar en çok görülen türlerdir.

Rehabilitasyon da tedavi kadar önemli

Koklear implant ya da cihaz uygulamalarında yapılan müdahale öncesi hasta ve yakınlarını tüm yönleriyle bilgilendirmek çok önemli. İşitsel rehabilitasyonun çocuğun sadece kurumlarda aldığı sınırlı etkinliklerle değil; aile eğitimleri ile günlük yaşamına yansıtılması çok daha hızlı ve ideal ilerlemesini sağlıyor.

Örnek bir vakadan bahsetmem gerekirse; 36 haftalık dünyaya gelen bebeğimiz, işitme taramasından bir kulağı geçti bir kulağı geçemedi. Hastanede aileye sıvı birikmesi nedeniyle bir kulağın geçemeyeceği ifade edilmiş. Değerlendirmemiz sonrası çok ileri derecede işitme kaybı olduğunu düşündüğümüz bebeğimize; 5 aylık iken işitme cihazı taktık. İşitme cihazı ile takipler neticesinde koklear implant adayı olduğunu düşündük.

9 aylıkken özel eğitime gitmeye başladı hastamız. 11 aylıkken ‘babıldama’ dediğimiz sesleri, ilerleyen aşamada ise anlaşılır olmayan kelimeleri çıkartmaya başladı. Ama bu dil gelişimi yeterli olmayacaktı. 1 yaş civarı koklear implant ameliyatı düşünürken; birden bire ameliyatların durması ile ancak 2 yaşında her iki kulaktan aynı anda ameliyat oldu. Başlangıçta seslere hiç tepki vermiyordu. 2 ya da 3 hafta içerisinde ise duymaya başladı. Çocuğumuzun 3 yaşında TEDİL testinde dil gelisimi 5 yaş olarak belirlendi.

İşitme cihazı yeterli olmadığında koklear implant öneriyoruz

Cihazdan yeterli fayda göremeyen; ileri ve çok ileri derecede kaybı olan hastalar için koklear implantasyonu öneriyoruz. Koklear implantasyon için iç kulak yapılarının elektrot yerleştirmeye uygun ve işitme sinirinin çalışır durumda olması gerekiyor. İç kulak ve/veya işitme siniri anomalileri olup; bundan dolayı koklear implant için uygun olmayan kişilerin iletişim becerileri ise işitsel beyin sapı implantları ile geliştirilmeye çalışılıyor.

Menenjit kaynaklı işitme kayıpları da SGK kapsamında

İleri ve çok ileri derecede kayıp tespit edildiğinde; bebeklerde 1 yaş, çocuklarda da 4 yaşını doldurana kadar, koklear implant SGK tarafından iki kulakta da karşılanıyor. 4 yaşından sonra her iki kulakta da oluşacak ileri ve çok ileri derece; sensörinöral kayıp yaşayanlarda ise tek kulağın implantlanması SGK kapsamında.

Menenjit sonrası oluşan işitme kayıplarında da koklear implantasyon kriterlerine uygun olması şartıyla; 3 aylık süre ile binaural işitme cihazı kullanımından fayda görmeme kuralı aranmaksızın, sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi ile bedeli karşılanıyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir