Her 6 erkekten 1’inde prostat kanseri riski bulunuyor

ÜÇ DAKİKADA BİR  TEŞHİSİ!

Avrasya Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Op. Dr. Arman Çitçi, prostat kanseriyle ilgili önemli bilgiler verdi.

Op. Dr. Arman Çitçi

Prostat, ortasından idrar yolu geçen ve meninin akışkanlığını sağlayan bir salgı bezidir. İdrar yolunu tıkayan her türlü problem prostatta sorun çıkarır. Salgılamayı yapan hücrelerden ve bunlara ait destek çevre dokusundan meydana gelen prostatta, hücrelerin anormal gelişmesi sonucunda kanser oluşur. Erken dönemde tanı konmadığı takdirde prostat kanseri lenf ve kan damarları yoluyla çevre dokulara yayılabilir.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, her erkeğin prostat kanserine yakalanma riski görmezden gelinmeyecek kadar fazla. Sayılara baktığımızda ise dünyada her üç dakikada bir kişiye prostat kanseri tanısı konurken, 14 dakikada bir de prostat kanserine bağlı yaşam kayıpları görülmektedir. Genellikle orta yaşın üstündeki erkeklerin hastalığı olarak bilinen prostat kanserini erken teşhis etmek için 40 yaşını geçmiş her erkeğin yılda bir kez ürolog muayenesinden geçmesi gerekir.

Prostat kanserinin belirtileri

  • Sık sık idrara çıkma,
  • İdrar yaparken zorlanma,
  • İdrarın kısık kısık gelmesi,
  • Gece sık sık idrar yapma ihtiyacı hissetme,
  • İdrarını yapsa da tam olarak yapamama hissi,
  • Ereksiyon zorluğu,
  • İdrarda görülen kan

Tüm bu belirtilen başka bir hastalığın habercisi olabileceği gibi prostat kanserinin tanısında erken teşhis için önemlidir. Haliyle bu semptomların hangi hastalıkla ilgili olduğu anlamak için bir üroloğun muayenesi şarttır.

Risk faktörleri

  • Prostat kanserinin belli bir risk faktörü olmasa da bilim çevresinin ortak kabul ettiği bazı etkenler vardır. Bunlar;
  • İleri yaş. Özellikle de 40 yaşın üstündekiler bu hastalık için en riskli gruptur. Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olarak görülür.
  • Genetik faktörler de risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Ailesinde özellikle de birinci derece akrabalarda görülen vakalar genetik bir miras olarak kalabilir.

Diğer bir faktör ise ırktır. Genellikle Afrikalı erkeklerde beyaz ve Asyalı erkeklere nazaran daha fazla görülmektedir.

Tanı ve tedavi süreci

Prostat kanseri teşhisi prostattan alınan iğne biyopsisiyle patolojik değerlendirme sonucunda konulur. Genellikle kandaki PSA düzeyine göre bir tanı koymak mümkün olsa bunun düşük olması o kişinin prostat kansere yakalandığını göstermeyeceği gibi, yüksek olması da tam anlamıyla kansere işaret etmez.  Bunun yanında parmakla muayeneyle sağlıklı bir tanı koymak mümkündür.

Prostat kanseri tedavisinde kanserin büyüme hızı, hastanın genel sağlık durumu ve uygulanacak tedavinin etkinliği kapsamında bir yol izlenir. Eğer prostat kanseri erken bir evrede teşhis edildiyse, takip önerilir. Bu noktada en etkili yöntem ise cerrahi uygulamalardır. Amaç, prostatın tamamının alınmasıdır. Uygun vakalarda ise prostat çevresinde bulunan ve peniste sertleşmeye yardımcı olan sinirler korunabilir.

Prostat kanseri önlenebilir mi?

Birçok hastalıkta olduğu gibi prostat kanserinde de yaşam düzeninin değiştirilmesi ve beslenme önemli bir rol oynuyor. Bu konuda yapılan birçok araştırmaya göre, domatesin içinde bulunan likopen maddesi prostat kanseri riskini yüzde 15’e kadar azaltıyor. Bunun dışında soya fasülyesi vücudumuzdaki estrojene benzer bir madde olan phytoestrogen bitkisel maddesini içeriyor. Yine aynı şekilde kanser riskini düşürdüğü araştırmalarca kanıtlanmıştır. Balık yağı, Omega 3, vitamin ve mineral takviyeleri de prostat kanseri için koruyucu önemler arasındadır.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir