Unilever’den gezegen ve gezegendeki tüm canlılar için pozitif güzellik

Tüketicilerin yarısı reklamlarda temsil edilmediklerini düşünüyor

Unilever; Dove, Elidor, Simple, Axe gibi güzellik ve kişisel bakım kategorisindeki markalarının küresel Pozitif Güzellik vizyonunu çevrimiçi bir toplantı ile paylaştı.

Unilever Türkiye, Kafkasya, Orta Asya ve İran Güzellik ve Kişisel Bakım Kategorisinden Sorumlu Pazarlama Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Alper Eroğlu, Pozitif Güzellik vizyonu kapsamında Türkiye’de yapılan; tüketicilerin güzellik ve kişisel bakım sektöründen beklentilerini inceleyen araştırmanın detaylarını anlattı.

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gül Şener, Uzman Psikolog Zeynep Selvili ve Doğa Koruma Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Bilgi Buluş;  Türkiye’de iletişim, zihinsel sağlık ve çevre konularında yaşanan değişimi ve güncel tüketici beklentilerini aktardılar.

Alper Eroğlu, “Küresel olarak insanların yüzde 74’ü daha geniş kapsamlı bir güzellik tanımına ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kültürümüze özgü noktaları anlamak için ülkemizde yaptığımız araştırmaya göre Türkiye’de de durum çok farklı değil.

Karakterler gerçekçi bulunmuyor

Tüketiciler, kendilerini iyi hissetmek için kullandıkları bu ürünlerin tanıtımında ikendilerini göremediklerini söylüyor.  Yarısından fazlası reklamlardaki karakterlerle kendileri arasında bir benzerlik bulunmadığını ifade ediyor. 3’te 1’i bu karakterleri abartılı ve gerçek dışı buluyor. Bununla birlikte çevresel sorunlar ana gündemleri arasında.

Sadece doğal olması değil, markanın çevre dostu olması en az fiyatı kadar önemli. Bedenlerine iyi gelenin gezegene de iyi gelmesini istiyorlar. Pozitif Güzellik ile başarmak istediğimiz de tam olarak bu. Gezegene ve üzerindeki tüm canlılara özen gösteren, insanların bireysel farklılıklarına, ihtiyaçlarına kucak açan bir dönüşüme öncülük etmeyi hedefliyoruz.

‘Mükemmel güzellik’ten ‘kapsayıcı güzellik’ anlayışına geçmek önemli’

Dr. Öğretim Üyesi Gül Şener, “İnsanların yarısı reklamlarda kendini bulamıyorsa reklamlar yeterli kapsayıcılığa sahip değiller demektir. Büyük bir ekosistem, farkında olarak ya da olmayarak herkes için ideal ve mükemmel güzellik kültürünü teşvik ediyor. Güzellik mesajlarındaki eksiklik ve yetersizlik yaklaşımı ile sürekli sahip olmadıklarımızın altı çiziliyor. Mutluluğun ideal güzelliğe benzeyerek mümkün olduğunu öğütlüyor.

İdeal standarda ulaşılamadığı durumlarda görüntümüzün bir başarısızlık simgesine dönüşeceği mesajı veriliyor. Güzellik bir rekabet unsuru haline geliyor. Oysa güzellik insanları acıtan bir kavram olmamalı. İşte bu yüzden ‘mükemmel güzellik’ten ‘kapsayıcı güzellik’ anlayışına geçmek önemli” şeklinde konuştu.

‘Kendimizi bize sunulan idealle kıyaslarız’

Uzman Psikolog Zeynep Selvili, “Televizyonda, yazılı basında, sosyal medyada çoğu zaman ortaklık kuramadığımız bir ideali temsil eden birçok görüntüyle karşılaşıyoruz. Kendimizi eksik, değersiz, dışlanmış hissedebiliyoruz. Kendimizi bize sunulan idealle kıyaslarız. Bu ideale erişmedeki başarısızlıktan kendimizi sorumlu tutarsak utanç duymaya başlarız. Utanç sıklıkla öfke duygusunu da beraberinde getirir.

Bugün birçok sosyal medya influencer’ının maruz kaldığı siber zorbalığa baktığımızda bunu daha iyi anlayabiliyoruz. Bu yüzden öncelikle ortak insanlığımızı, bu duyguların tüm insanlar tarafından paylaşıldığını hatırlamalıyız. Böylelikle ufak ufak saklanmayı bırakabiliriz. Sosyal medya kullanıcıları olarak hepimizin daha gerçek içerikler görmeye ve paylaşmaya ihtiyacı var. Bugün sosyal medyayı kullanan herkes birer influencer. Dilerim hep birlikte daha kapsayıcı ve daha şefkatli bir iletişim ortamı yaratabiliriz” dedi.

Doğa Koruma Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Bilgi Buluş, “Tüketiciler iklim değişikliği ve doğal kaynaklar konusunda endişeli; yeni nesil sebebi olmadığı bir krizin içine doğmuş durumda. Kaynak ve alan tahribatı biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor. Tüm sektörlerde insana ve doğaya dost; üretiminde hayvanların zarar görmediği, yenilenebilir kaynaklardan gelen sürdürülebilir ürünler bulabilmeyi bekliyorlar.

Bugün Unilever Güzellik ve Kişisel Bakım kategorisi büyük bir adım atıyor. Bu noktada her birimizin bu taahhütte sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.

Tüketiciler reklamlardaki karakterleri gerçek dışı ve abartılı buluyor

Unilever’in Twentify Bounty ile Türkiye’de 1.200 kişinin katılımıyla yaptığı çevrimiçi araştırma; dikkat çekici iç görüler sunuyor:

  • Yüzde 51 reklamlarda gördükleri karakterlerle/oyuncularla kendi yaşamları arasında bir bağlantı kuramıyor. 59’u reklamlardaki karakterlerle kendileri arasında bir benzerlik olmadığını söylüyor.
  • Yüzde 36 reklamların yaşam tarzlarını yansıtmadığını söylüyor.
  • İnsanların yüzde 27’si reklamlardaki öğeleri/elementleri abartılı buluyor. Yüzde 25’i ise doğal olmayan/yapay karakterleri gerçek dışı bulduğunu söylüyor.
  • İnsanların yüzde 77’si güzellik ve bakım kategorisindeki ürünlerin zihinsel olarak da iyi hissettirmesi gerektiğini söylüyor.
  • Türkiye’de insanların yüzde 81’i çevre dostu markaları diğer markalara tercih edeceğini söylüyor.
    • Ürünlerin çevre dostu olması (yüzde 31), doğal kaynakların efektif kullanımı (yüzde 17) gibi etkenler ilk 5’te yer alıyor. Ekonomik ürünler sunulması ise üçüncü sırada.
    • Yüzde 50 daha pahalı olsa bile çevreye daha az zarar veren ürünleri tercih edeceğini söylüyor.
  • Markaların doğa ve çevre konusunda çözüm odaklı çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 83.
  • Yüzde 46 markaların çevreye zarar vermeyen doğal üretim konusunda; yüzde 32 ise geri dönüşüm odağında amaç odaklı çalışmalar yapılmasını bekliyor.

İnsanlar için eşitlikçi ve kapsayıcı güzellik anlayışı

Unilever ‘Pozitif Güzellik’ vizyonuyla çevresel ayak izini azaltmanın ötesinde; insanlar ve gezegen için daha fazla pozitif etki sunmak için harekete geçiyor. Markalarının insanlar için eşitlikçi ve kapsayıcı; gezegen için sürdürülebilir bir güzellik anlayışına öncülük etmesini hedefliyor. Bu yeni ve iddialı vizyon şu taahhütlerden oluşuyor:

  • Güzellik anlayışını sınırlı kalıplardan çıkarmak; ayrımcılığa son verilmesi ve kapsayıcılığın savunulmasına katkı sağlamak. 2030’a kadar her yıl 1 milyar kişiye ulaşarak sağlık ve esenliği yaymak, eşitlikçi ve kapsayıcı bir bakış açısının geliştirilmesini sağlamak. Bu doğrultuda;
    • Kalıplara sıkıştırılan güzellik anlayışına karşı çıkan daha kapsayıcı bir ürün portföyü oluşturmak. Güzellik alanında ayrımcılığa son verilerek; kapsayıcılığın savunulmasına katkı sağlamak.
    • Toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı kalıp yargılardan arınmış reklamcılık ve savunuculuğu da kapsayan bir iletişimle toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek.
    • El yıkama ve ağız hijyenine ilişkin eğitim girişimleri yapmak, sağlık ve esenliğin iyileştirilmesi adına adımlar atmak. Bu eğitimlerde odak noktasının beden ve ruh sağlığı dahil olmak üzere yeni alanları kapsayacak şekilde geliştirilmesini hedeflemek.
  • 2030 yılına kadar 1.5 milyon hektarlık arazi, orman ve okyanusların korunması ve canlandırılmasına katkı sağlamak. 
  • 2023 yılına kadar kozmetik ürünlere yönelik hayvan deneylerine ilişkin küresel bir yasak getirilmesi için kanun koyucular, hayvan koruma kuruluşları ve benzer şekilde düşünen şirketlerle iş birliği yapılması ve bunun savunuculuğunun gerçekleştirilmesi.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir