Diyabetteki artış karaciğer kanseri vakalarını da artırdı

Hepatit faktörüne diyabet ve obezite de eklendi

Son bilimsel çalışmalarda, karaciğer kanseri riskinin diyabetli kişilerde, diyabet olmayanlara göre 2-3 kat arttığı gözlemlenmiştir. Bu oranın, diyabetlilerde artan obezite oranıyla da ilişkili olduğu belirtilmektedir.

Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Yeşim Yıldırım, “Fazla kilosu olanlarda; vücutta artan kan yağları ve yüksek kan şekeri, karaciğer hücre hasarlarına, siroz ya da karaciğer kanseri gelişimine kadar ilerleyebilmektedir” dedi.

Doç. Dr. Yeşim Yıldırım

Yıldırım, bu kanser türü ile diyabet arasındaki ilişkinin yanı sıra, tedavideki son gelişmelerden söz etti.

Karaciğer kanseri, son 20 yılda sıklığı giderek artan bir hastalık. Kansere yol açan en önemli faktörler kronik Hepatit B (yüzde 50) ve Hepatit C (yüzde 25) enfeksiyonlarıdır. Ancak son yıllarda hepatoselüler kanserlerin yüzde 20’si obezite, tip 2 diyabet, dislipidemi ve hipertansiyonun eşlik ettiği yağlı karaciğer hasarı ve yağlı karaciğer zemininde gelişmiş siroz sonrası oluşmaktadır.

MR ve tomografi ile tanı konuyor

Hastalar genellikle geç evrede doktora başvurmaktadır. Kaşıntı, sarılık, karnın sağ üst kısmında ağrı, dalak büyümesi, karın şişkinliği, kanama, zayıflama, gövdede damarların belirginleşmesi gibi kronik karaciğer hastalığı ve siroz bulguları vardır. Tanı için eğer altta yatan kronik bir hasar oluşturacak hepatit B, C, yağlı karaciğer gibi bir neden varsa, sadece görüntüleme yöntemleri ile tanı konulabilmektedir. Çünkü bu kanserin CT ve MR’da tipik bir görünümü vardır; biyopsi gerekmez. Ancak hastaların yüzde 25’inde altta yatan bir neden olmayabilmektedir. Bu grupta biyopsi tercih edilmektedir.

Tedavi planlanırken birçok etmen değerlendirilmeli

Tedaviyi planlarken;

  • Hastalığın karaciğerdeki yerleşimi
  • Nodüllerin sayısı ve büyüklüğü
  • Eşlik eden sirozun olup olmadığı
  • Cerrahiye elverişsizliğe yol açan başka hastalıkların bulunup bulunmadığı

Genel durum ve metastaz ihtimalinin detaylı değerlendirilmesi gerekmektedir. Eğer hastalık sadece karaciğerde ise lezyonların sayısı, boyutu, yerleşimi ve karaciğerin rezervine bakılarak cerrahi ve transplantasyon gibi seçenekler düşünülmektedir. Cerrahiye uygun değil ise radyofrekans ablasyon, kemoembolizasyon, radyoembolizasyon ya da radyoterapi yapılmaktadır.

İmmünoterapi ve moleküler tedavi kombinasyonları

Hastalık yaygınsa ve metastatik ise sistemik tedaviler tercih edilmektedir. Karaciğer kanseri kemoterapiye cevap veren bir tür değildir. Bu nedenle uzun yıllar tedavilerde istenilen başarılar elde edilememiştir. Ancak tedavisinde ağızdan alınan tablet şeklindeki akıllı ilaçlarla ciddi yol kat edilmiştir. İlk seçim olarak immünoterapi ve moleküler tedavi kombinasyonları sayesinde daha başarılı sonuçlar alınabilmektedir” dedi.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir