Çocuğunuzu okula gitmeden önce doktor kontrolünden geçirin

Sağlık taramasını ihmal etmeyin

Öğrenciler, ders zilinin çalmasıyla bir maratona yeniden adım attılar. Sağlıklı bir eğitim hayatının okul öncesi yapılacak sağlık taramalardan geçtiği konusunda anne ve babaları uyaran, Bayındır Söğütözü Hastanesi Pediatri Uzmanı Dr. Aslı Cömertpay ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Dr. Birgül Bayoğlu, yıl boyu çocukların sıkça karşılaşabileceği okul hastalıkları hakkında bilgi verdi:

  • İşitme kaybı ve konuşma sorunları bulunan çocukların KBB muayenesinden geçmesi gerekir.
  • Alerji olan öğrencilerin okul öncesi değerlendirilmesi, gerekirse alerji testlerinin yapılması önerilir.
  • Göz sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili sorunlar, okul başarısını düşürebilir. En sok görülen göz tembelliği, retinaya net görüntü gelmemesi nedeniyle retinanın görmeyi öğrenememesi halidir. Genellikle iki göz arasında gözlük kusuru numarasının farklı olmasından kaynaklanır. Özellikle 7-8 yaşından sonra göz tembelliği tedavisi çok zordur. Bu nedenle erken yaşlarda tespit edilmesi önemlidir. Ayrıca gözlük kullanan çocukların okul öncesi doktorlarına götürülmesinde fayda vardır.
  • Çocukların okula gitmeden önce dişlerinin fırçalanmasının sağlanması önemlidir. Ayrıca gece yatmadan önce fırçalamanın yapılmış olması, sonrasında ise hiçbir şey yenmeden ve içilmeden uyunması gerekir. Varsa çürüklerinin giderilmesi, çürük önleyici dolgu ve önlemlerin alınması ve ağız hijyeninin nasıl sağlanacağı konusunda eğitim verilmesi başarılı bir okul hayatı için önem arz eder.

    Dr. Aslı Cömertpay

    Dr. Aslı Cömertpay

Sık ortaya çıkan hastalıkları

Sürekli akan bir burun, özellikle efor ile artan küçük öksürükler, iştahsızlık, halsizlik, dirençli ateşler anne-babaların uykularını kaçırmaya başladı bile. Her ne kadar okul döneminde çocukların hastalanması bağışıklık sisteminin gelişmesi için gerekli ise de sık sık hastalanmak altta yatan başka bir durumun sebebi de olabilir.

  • Soğuk algınlığı (nezle): En sık görülen okul çağı enfeksiyonudur. Genellikle virüsler tarafından oluşturulur. Baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ağrısı ve öksürük nadir olsa da hapşırık ve burun tıkanıklığı vardır. Genellikle ilaç kullanımına gerek olmadan kendiliğinden iyileşir. Soğuk algınlığından korunmak için ellerin sık sık yıkanması, sınıfların ve evlerin iyi havalandırılmaları, bol taze meyve-sebze tüketimi, hava yollarının açık tutulması ve sıvı alımı önerilir. Eğer çocuğunuzda iki günden uzun süren ateş, yedi günden fazla burun akıntısı, gözde iltihaplı akıntı, burun tıkanıklığı, kulak veya baş ağrısı, boğaz ağrısı varsa doktorunuza başvurmanız gerekir.
  • Grip: Influenza virüslerinin neden olduğu solunum yolu ile bulaşan bir enfeksiyonudur. Yüksek ateş, baş ağrısı, bitkinlik, yorgunluk, boğaz ağrısı, kuru öksürük, burun akıntısı veya tıkanıklığı, kas ağrıları, bulantı ile seyreder. Gribe neden olan virüsler çok hızlı yapısal değişime uğrarlar dolayısıyla salgınlar yapabilirler. Hastalık, bağışıklık sistemi zayıf olanlarda daha ağır seyirli, hatta ölümcül seyredebilir. Gribin tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur, antiviral ajanlar kullanılabilir.

Beta enfeksiyonlarına dikkat!

  • Tonsillit: Boğaz ağrısı ve tonsillerin şişip kızarması ile bulgu verir. Genellikle yüksek ve dirençli ateş vardır. Tonsillite yol açan en önemli enfeksiyon etkeni A grubu Beta Hemolitik Streptokok’tur. Boğaz kültüründe beta tespit edilirse antibiyotikle tedavisi şarttır. Uygun şekilde tedavi edilmezse nefrit, kalp romatizması, eklem iltihabı gibi önemli sorunlara neden olabilir. Tonsilliti takiben ayrıca kulak iltihabı, tonsillerde apse, boyunda lenf bezelerinde şişme ve iltihaplanma, sinüzit gelişebilir. Senede 5-7 kez beta enfeksiyonu geçiren çocuklarda tonsillerin alınması gerekebilir.
  • Zatürre (Pnömoni): Yüksek ateş, balgamlı öksürük, halsizlik ile seyreden pnömoni sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben gelişir. Çeşitli virüs ve bakteriler tarafından özellikle de bağışıklık sistemi zayıf, kronik hastalığı bulunan çocuklarda ortaya çıkar. Doktor kontrolünde, gereğinde radyolojik tetkikler de yapılarak uygun antibiyotik tedavisi ve bol sıvı alınması uygundur. Kan sayımı ve akciğer filmi sonrası tanı konulur. Çocuğun beslenmesi bozulmuş ise hastaneye yatırılarak oksijen verilmeli ve yeterli sıvı tedavisi sağlanmalıdır.
  • Bronşit ve bronşiolit: Küçük ve orta boy soluk borularının virüs ve bakteriler tarafından iltihaplanması ile oluşurlar. Genellikle öksürük, balgam, hırıltı, ateş ve zaman zaman göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Tanı ve tedavi için çocuk hekiminin değerlendirmesi esastır.

Kulağa tüp takılması gerekebilir

  • Orta kulak iltihabı: Soğuk algınlığı, grip ve boğaz enfeksiyonlarından sonra bakteri ve virüsler östaki kanalı vasıtası ile boğazdan orta kulağa geçerek, iltihaba yol açar. Kulak ağrısı, kulakta dolgunluk hissi, ateş ve işitme azlığı ile kendini gösterir. Hekim değerlendirmesi ve tedavisi gerekir. Şiddetli vakalarda kulak zarı delinip akıntı gelişebilir. Kreşe veya okula başlanılan ilk senede ve alerjik çocuklarda daha sık görülür. Virüslerle oluşan otitlerde orta kulakta seröz bir sıvı toplanır. Bakterilerle oluşan otitlerde antibiyotik tedavisi şarttır. Tekrarlayan otitler veya sıvının devam ettiği otitlerde tüp takılması önerilebilir. Eğer çocuğunuz sık sık kulak enfeksiyonu geçiriyorsa, sigara dumanından uzak tutun. Alerji testi yaptırın. Sürekli horluyorsa veya ağzından nefes alıyorsa geniz eti büyük olabilir.
  • Larenjit (Krup): Larenks denilen gırtlak bölgesindeki enfeksiyondur. Ses telleri bu bölgede olduğu için ses kısıklığı ve boğukluğu yapabilir. Ani solunum sıkıntısı, havlar tarzda öksürük, boğulma hissi vardır. Antibiyotik tedavisi gerekmez. Bol sıvı alınımı ve soğuk buhar tedavisi yararlıdır.
  • Sinüzit: Burun etrafındaki sinüs adı verilen boşlukların iltihabıdır. Baş ağrısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, ağız kokusu, bazen burun kanaması, ateş ile seyredebilir. Çocuk genellikle sabah kalktığında öksürür. Üst solunum yolu enfeksiyonu üzerinden 7-10 gün geçmesine rağmen hala burun tıkanıklığı ve öksürük devam ediyorsa sinüzit gelişmiş olma ihtimali yüksektir. Çocukluk yaş grubu sinüzitleri anti alerjik, antibiyotik tedavisi ile düzelir. Burnun açık tutulması gerekir.
  • İshal: Sulu dışkılama, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş ile ortaya çıkar. Ağız yolu ile alınan yiyecek ve içeceklerden geçen bakteri virüs ve parazitlerin hastalığıdır. Hekim değerlendirmesive laboratuvar incelmeleri sonrası bir taraftan ilaç tedavisi planlanırken, diğer taraftan sıvı kaybının yerine konması gerekir.
  • Döküntülü hastalıklar: Kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği gibi aşı ile korunabilen hastalıkların yanında birçok döküntülü hastalık vardır. Tanı ve gerekli tedavi önerileri için hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir.

Sağlıklı bir yıl geçirmek için alınacak önlemler

  • Hasta kişilerden uzak tutun:Birçok hastalığın solunum yolu ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. Bir çocuk bulaşıcı bir hastalık taşıyorsa, diğer çocuklara kolaylıkla bu hastalığı bulaştırabilir. Bu durumu önlemek için çocuğunuzu okula göndermeyin. Durumu öğretmene bildirerek diğer çocukların korunmasını ve tedbir alınmasını sağlayabilirsiniz.
  • El ve kişisel hijyeni öğretin:Çocuklara sık el yıkama alışkanlığı kazandırın. El yıkamanın mümkün olmadığı durumlarda el dezenfektanı kullanabilirsiniz.  Elleriyle ağızlarına, gözlerine dokunmalarına izin vermeyin.Okulda kullanabileceği sıvı sabun, kâğıt havlu gibi malzemelerin kolay ulaşılabilir olduğundan emin olun. Çocuğunuza, kişisel hijyen konusunda detaylı bilgi verin.
  • Beslenme çantası dengeli olsun:Protein, karbonhidrat ve yağ içeriği dengeli, vitaminlerden zengin taze meyve ve sebze tüketmesini sağlayın. Bu sayede vücut direncini artırmış olursunuz.
  • Düzenli uykuya önem verin:Uyku saatlerinin yeterli ve düzenli olmasına özen gösterin.
  • Sigara içilen ortamdan uzak durun:Sigara dumanı, solunum yolu enfeksiyonları için risk faktörüdür.

Dr. Birgül Bayoğlu

Ayrılık kaygısı da yaşayabilir

Çocukların güvenli ev ortamından bütünüyle yabancı bir yere geçişleri sancılı bir süreçtir. Okul korkusu herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir ancak ilk kez evden ayrılan çocuklar eğer daha önce bağımsız yaşantıyla ilgili deneyimleri yoksa daha çok zorlanır. Okul öncesi eğitimin oyun odaklı hazırlığı bu nedenle çok önemlidir. Öte yandan çocuğun annesinden ayrı kalmakla ilgili bir duygusal zayıflığı varsa, anasınıfı döneminde destek başlatılabilir.

Ayrılık kaygısı ya da tıbbi dilde ayrılık anksiyetesi adı verilen duruma çocuklarda sık rastlanır. Ayrılık kaygısı, bebeğin ayrı odada uyuyamaması, yalnız başına oynayamaması, annenin işe başladığı dönemde her sabah yaşanan krizler ve nihayetinde okula başlama yaşında okul korkusu olarak karşımıza çıkan psikolojik bir sorun.

Bunun temel nedeni bebeğin anneden ayrılık anlarına karşı kendi kendini sakinleştirebilme yeteneğinin yeterince gelişmemesidir. Bebekler bu yeteneği doğum sonrası dönemde yavaş yavaş kazanırlar. Annelerin doğumdan itibaren bebeğe yaklaşımı ise bu yeteneğin gelişmesini etkileyen asıl faktördür.

Okul fobisini önlemek için…

Çocukların 3-6 yaş arasında duyguları tanıma ve baş etme yolları konusunda anne babaları tarafından güçlendirilmeleri, okul fobisini önleyici yaklaşımlardan birisidir. Eğer altta yatan ciddi bir durum yoksa, okul fobisi için bir ilaç tedavisi yoktur. Amaç, anne ve çocuk ilişkisini çocuğun gelişimsel ihtiyaçları doğrultusunda güçlendirmektir. Olumlu aile etkileşimi ile çocuğun zaman içinde sağlıklı bağımsızlaşması sağlanabilir. Özellikle olumsuz duyguları yönetebilme konusunda çocuğa verilen destek ve aile rehberliği okula alışma sürecini hızlandırır.

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir