Bitmiş bir evliliği ‘Çocuk var’ diye sürdürmek zarar veriyor

Bir arada olmak yetmez, huzur da şart!

Aslında bitmesi gerekirken çocuk için sürdürülen bir evlilik, faydadan çok zarar veriyor. Kopuk bir evliliği sırf çocuklar için sürdürmek tarafları zorluyor ve yıpratıyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, huzursuz bir evliliğin ilişkileri yıprattığını, çocuk için sürdürülen bir bağlılığın aile bireylerine zarar verdiğini söyledi.

Çocuklar için boşanma kararı almamanın faydadan çok zarar getireceğini belirten Demirsoy, “Tabii ki çocuklar için en sağlıklı olan anne-babası ile bir arada bulunduğu bir aile ortamıdır ama sadece fiziksel anlamda olarak bir arada değil. Eğer eşler arasında bozuk bir ilişki varsa, iletişim yoksa aile hayatı sağlıklı yürüyemez. İletişim kurulamadığında gündelik basit sorunlar bile çözümsüz kalır. Sorunların çözümsüz kalması ve ihtiyaçların karşılanmaması bir yana, aile ortamı huzursuz ve gergin hale gelir. Böyle bir ortam çocuğun ruhsal gelişimi açısından faydadan çok zarar verici olabiliyor” dedi.

Gergin ortam depresyona zemin hazırlıyor

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, çocuklar için boşanmama kararı almanın doğru bir davranış olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Sadece çocuk için sürdürülen bir evlilik, faydadan çok zarar verecektir. Sürekli gergin, stresli bir ortama maruz kalmak insan için fiziksel ve ruhsal sağlığı bozucu bir durumdur. Başta depresyon olmak üzere çeşitli hastalıklara zemin hazırlar. Eşlerin anne-babalık görevlerini sağlıklı bir şekilde yürütebilmeleri için öncelikle kendilerinin ruhsal açıdan dengede olmaları gerekir. Kopuk bir evliliği sırf çocuklar için sürdürmek çok zor ve yıpratıcıdır. Eğer eşler arasındaki ilişkide sevgi, saygı, güven, bağlılık kalmadıysa fiziksel ve hukuki olarak ayrılmasalar da zaten duygusal olarak ayrılma gerçekleşmiştir. Sevgi, yakınlık, bağlılık duygularının olmadığı bir ortamda küçük sorunlar bile büyüyüp çözümsüz hale gelir. Gerginlik yaşanır ve bir yerde dayanma gücünü tüketip ruhsal ya da fiziksel hastalıklar ortaya çıkar.

Sonlandırmak ebeveynin sorumluluğu

Ebeveyn olmak, sorumluluk almayı ve gerektiğinde çocuğun ihtiyaçlarını önde tutarak özverili davranmayı gerektiren bir roldür. Evliliğin sürmesi-sürmemesi kararının sorumluluğu da ebeveynlerin kendisine aittir, hiçbir şekilde çocuklara yüklenmemelidir. Çocuk evliliğin sürmesini ve anne-babasını bir arada görmek isteyebilir, üzüntü duyması da doğaldır. Yeterli mantıksal ve duygusal olgunluğa sahip olmayabilir, seçim yapması beklenemez. Sağlıksız bir gidişat varsa bunu görüp sona erdirmek ebeveynin sorumluluğudur.”

Çocuklar üstesinden gelebilir

Demirsoy, boşanmış çiftlerin çocuklarının da mutlu bir yaşam sürebileceklerini belirterek,  “Ebeveynlerinin boşanmasıher çocuk için olumsuz, istenmeyen bir durum olsa da derin yaralar açacağı anlamına gelmez. Çocukların boşanmadan nasıl etkileneceği tamamen anne babanın bu süreci nasıl yönettiği; kendilerinin boşanma sonrasında en kısa sürede yaşamlarını düzene koymaları ve ruhsal dengelerini sürdürebilmeleri ile ilgilidir. Çocuklar anne-babayı model alır, onların duygularından da etkilenir. Boşanma sonrasında annesi ya da babası üzgün, dağılmış, kaygılı, hayal kırıklığı, yalnızlık duygusu, kızgınlık, öfke gibi olumsuz duygular içerisindeyse bu çocuk için de aynısıdır. Onların yeni yaşam biçimine uyum sağladığını gördüğünde ise olumsuz duyguların üstesinden gelecektir” diye konuştu.

Çocuk anne-babanın arasında kalmamalı ya da birini tercih etme durumunda bırakılmamalıdır. Eğer anne baba birbirine düşmanca tutum içinde değilse, çocuk ayrılıktan daha az etkilenecektir..

Uzman yardımı almakta fayda var

Boşanmayı düşünen çiftlerin çocuklarına duygusal destek verebilmeleri için öncelikle kendilerini duygusal açıdan güçlü kılmaları gerektiğini ifade eden Demirsoy, “Boşanma taraflar arasında iletişimi gerektirir. Eğer eşler arasında iletişim yoksa yoğun çatışmalar yaşanıyorsa, boşanma da zahmetli olacaktır. Çünkü pek çok konuda karar alma ve düzenleme yapılması gerekir. Evleri ayırmak, eşya ve birikimlerin paylaşımı, çocukların velayeti, boşanma sonrasında kim nerede yaşayacak, çocuklarla görüşme şekli, sıklığı gibi pek çok konuşulup uzlaşılması gereken konu vardır. Eğer aralarındaki iletişim bunu kaldırabilecek durumda değilse bir uzman yardımı almakta fayda olacaktır.

İkinci evlilikte iki hatalı tutum var

Ebeveynlerden birinin ikinci evliliğini gerçekleştirmesi durumunda, iki hatalı tutum gözlemlendiğini belirten Demirsoy, “Çocuk anne ya da babasını başka biri ile paylaşmakta zorlanabilir, üvey anne/babayı kabullenip ilişki kurmayı öz anne/babası ile bağının kopması gibi görebilir ya da anne/babasının böyle algılayıp kendisine güceneceği gibi kaygılar yaşayabilir. Genel olarak iki hatalı tutum oluyor, ya kabullenilmesi için çok acele edilip baskı yapılıyor ya da aman çocuk üzülmesin diye fazla hassas davranılıyor. İki türlü de hem çocuk için hem de üvey anne/baba rolündeki yetişkin için zorlayıcı oluyor ve ilişki doğal bir şekilde gelişemeyip tıkanıklık doğuyor. Çocuğa bu yeni durumu kabullenmesi için zaman tanımak, baskı yapmamak gerekir. Özel bir ihtimam göstermek, üzülmesin diye fazla üstüne düşüp tavizkar davranmak da hatalı bir tutumdur, böyle bir yaklaşım çocuğa tam tersine ortada üzülecek bir durum var mesajı verip kabullenmesini zorlaştırır” dedi.

 




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir